20 Temmuz 2016 Çarşamba
fragman IV
Yazgısı
sadece içinden gelip geçene bırakılmış yalnız, eskimiş bir şehir.
Haziranın sıcağı nemi akıyor sokaklardan, binalardan, suretlerden.
Gitmesi hiç istenmemiş, hüzünlü vedaları da dahil herkesi yolcu etmiş küskün bir otogardayım,
bekliyorum. Neyi bekliyorum ben de bilmiyorum..
Nereye gitmek istiyorum onu da bilmiyorum.
Gitmek umudu ile geldiğim bu yerde, kararsızlığım ve yılgınlığımla
karşılıklı oturmuş çay içiyorum.
“Bu son sigara, son çay” diyerek ardı ardına eklediğim sigaraların, gidip gelen ince belli bardakların, valizini
sürükleyerek geçen yolcuların, arsız çığırtkanların ortasında, bir şeylere
aceleyim, bir şeylere artık çok geç.
Anladım ki, insan kendini eksik ve esrik hissedince yolculuğunda onu heyecanlandıracak,
gidecek hiçbir yeri, kimsesi yok..
11 Temmuz 2016 Pazartesi
Mayıs ayının başı, kendisini ağustos ayının ortası sanıyordu.
Gece yarısı olmasına rağmen oturduğumuz koltuklarda ter içinde, camdan dışarıya, akasya ağacının yapraklarına bakıyorduk.
Yapraklar da bize… Birinin kıpırdadığını görsek sıkıntımızı tek kurşunda alnından vurabilirdik. Olmadı.
Bu böyle yüzyıl sürebilirdi.
Neden sonra İtalyan koltuklarımızdan kıçımızı kaldırıp, kendimizi dışarı attık.
New Orleans sokakları da sıcak, nemli ve boştu.
Festival zamanında adeta bir insan çölü olan Lois Armstrong parkının köşesini dönüp, N. Rampartstrasse’yi adımlamaya başladık.
Nereye gittiğimizi ikimizde biliyorduk..
söz / fragman III
"Bir kelimeye
bin anlam yüklediğimde sana sesleneceğim."
Söz dedim,
sözün közü henüz sönmedi, söz sana değmedi
Söz dedim; söz kendime, söz etmeyeceğim, dinletemedim..
Bir pervaneydim
ben, kanatlarımı bile bile ateşe verdim, bile bile yaktım kendimi..
5 Temmuz 2016 Salı
fragman
Anı dediğin; iki kaşımın arasında duran bir yara izi sadece.
Ki çiziklerimden sağılıyorum hayata, yazdıklarımdan daha çok.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)