15 Mayıs 2009 Cuma

"Seksenyedi - II"



Gelişi güzel dizilmiş zerzevat kasalarını ve karpuz- kavun tezgâhını siper etmişiz kendimize. Sağlam, büyük bir kasadan kurduğumuz çilingir sofrasının etrafında oturuyoruz, korunaklı meyhanemizde. Reşit olup birahaneye, meyhaneye girebileceğimiz günlere kadar mekânımız olan o manav tezgâhının arkasında, sezen aksu “ah mazi” kıvamındayız.
Manavın dandik teybinin kristali tarafından bir iki yerinden koparılmasına rağmen ve “git” şarkısını dinleyebilmek için, her defasında kalemle geri sarışlarımıza rağmen, inatla eskimeyen o kaset; hiç kimse tarafından o kadar çok dinlenilmemiştir eminim.
“Gitme kal yalan söyledim
Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim...”
O yaşlarda ne ye hazırdır ki insan..? Ama zamansız, anlamsız bu ayrılığa hiç hazır değilim.
Hayatlarımızda, kafalarımızda bir şeyler değişiyor, tek farkındalık bu.
Her zaman hazır olduğumuz tek bir şey var ;
arkadaşlarla birbirimizi baştan çıkarıp okulu kırmak.
Genciz delikanlı. Her seksen kuşağı gibi kaybedeniz biraz, biraz da arabesk.
İroni dolu hikâyelerle, yaşanmışlıklarla dolu yaşam;
loş bilardo salonunun rutubetli kokusunda, hayatlarımız gibi oynadığımız oyunun adı : .
Ya da Amerikan oyununda yaptığımız gibi;  yanlış deliğe sokmak hayat biraz
“Hah! Tamam” dediğimiz; en önemli anlarda lar hep istekamız.
İçeri gri önlüklü bir kız giriyor. Etrafını süzdükten sonra, bakışları bende üzerime geliyor. Elime bir mektup tutuşturup
“- Bu elif” ten dediğinde bir yerden tanıdığımı hatırlıyorum. Bir şeyler gevelemeye çalışıyorum, dinlemeden dönüp arkasını gidiyor.
Zarfı telaşla ve içimdeki sıkıntıyla beraber açıyorum.
Huzursuzum, en küçük artçıya dayanamayacak kadar iğreti, eski bir taş duvarım.
Hepsini bir solukla okuduktan sonra, sadece son cümle yankılanıp duruyor içimdeki boşlukta...
Başladığı gibi damağımda sahra çölü kuruluğu bırakıyor.
Bedford la başlayan o güzelim hikaye, bir mektupla bitiveriyor işte...
Maç yaptığım Ümit Besen kılıklı kahveci;
- Oyniycek misin len?
İstekamla öyle bir vurmak istiyorum ki toplara Ümit Besen’in burnunda patlasın üçü birden.
Eğiliyorum masaya
- çıt…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder